top of page
Yazarın fotoğrafıŞarkılara Mektuplar

Mahallemi neden seviyorum


Hamdi’den bahsetmek istiyorum ama bu mektubu Hamdi belki çocukları için saklar, o yüzden kimsenin adına göndermiyorum, öylece orta yere bırakıyorum.


Hamdi’nin bir dükkanı var, içinde kedileri var. Birinin hikayesini çok yakından biliyorum, bir arkadaşı getirip bıraktı kediyi oraya, çünkü asıl götürüleceği evdeki kadın istememişti. Kedi sevmez biri de değilmiş ama tutmuş işte huysuzluğu, gitsin bu kedi buradan demiş. Kedi de Hamdi’nin dükkanına sığınmış, aynı renk aynı cins bir türdeşiyle. İki kara kedi gece gündüz dükkanın, makinelerin ve müşterilerin gürültüsüne aldırmaz buldukları her yerde uyurlar, hoşlarına giden müşterinin kucağına çıkar otururlar. Biri fena gazlı, zorlandığı anda öyle kokulu bir osuruk bırakıyor ki, bir daha hayvanı zorlamayı düşünemiyorsun bile. Burada zorlama yok.


Hamdi’nin özelliği sadece kedileri değil; ilk giden her müşteriyi şaşkınlık içinde bırakacak kadar eline çabuk olması. Göz açıp kapayıncaya kadar saçlar gidiyor. Hem ayrıca öyle rahat rahat oturmak yok, kesimin son aşamasında ayağa kalkılıyor, Hamdi’nin sanatına saygı duruşu var. Ne de olsa dükkanın adında Sanat var!


Yılbaşına yakın giderseniz herkesin meşrebine göre bir ikram mutlaka var, sert içimli mi olur, buzlu mu, yoksa kahve fincanına gizlenmiş bir kırmızı mı, açık açık köpüklü mü, siz neyinizi ele veriyorsanız içeceğiniz de öyle geliyor, sürpriz yok aslında.


Eli, gönlü yalnız yılbaşı vakti değil, her zaman açık Hamdi’nin; neşeli, tatlı bir sohbeti, mahalleden haberleri, gündelik politikanın eğlenceli ayrıntılarını paylaşırsınız, capslerden niyet çekersiniz bu dükkanda. Kız yurduna dönen memlekette 9 dedi mi herkes evine dağılmadan önceki zamanlarda Hamdi, dükkanın kapanma saatine yaklaşan vakitte gelen müşterinin hatırını kırmaz, kimseleri geri çevirmezdi. İşine saygı, gelene sevgi var.


Başka bir yere gitmem mümkün olmadığı gibi tanıdığım herkesi Hamdi’ye getiriyorsam bir sebebi var. Gördüğüm dostlukla aldığım hizmet birbirinden değerli. Müşterisine de emeğine de yabancılaşmamış insanların çalıştığı bu dükkanda duydukça kulağı tırmalayan esnaf ağzı konuşulmaz. Nezaketin belli söz, hareket kalıplarına sıkışamayacağını anlatmak istiyorsanız birine, kapın getirin Hamdi’nin dükkanına; hem öyle sadece kadınlara da hizmet vermiyor. İşini çabuk yaptığı için özensiz olduğunu düşünen bir densiz varsa o da kendi kaybeder deyin. Onun kapısı herkese açık, kapının önündeki yolu yapan belediye işçilerinden biri sıkıştığında tuvaleti kullanmak için onca esnaf arasından Hamdi’yi seçer mesela. Ayrımcılık yok.


Son olarak Ali Haydar’dan bahsetmek istiyorum; uçamayacak bir halde bulunduğu günden beri Hamdi’nin dükkanda ikamet eden bir yavru karga Ali Haydar. İki kediyle birlikte yaşayan bu yürüyen karga da ancak gönlü geniş insanların arasında hayatta kalabilirdi. Dükkanın barışı, dostluğu kedilere de sirayet etmiş, efendilikle hoş görüyorlar Ali Haydar’ı, kelimesiz törensiz bir kabulleniş var ve iyi ki var.


Safiye Derviş



47 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Umuttur yaşamak

Comments


bottom of page