top of page
  • Yazarın fotoğrafıŞarkılara Mektuplar

Bekleyişe bir mektup


Kendimden uzakta, ağaç dalında kalbim. Boş bir salıncakta salınıyor kekemeliğim. Neşesini masaya bırakmış sevdiğim, gömleğinin kol izlerini, ellerinin sözlerinin gölgesini. Kanayan bir tebessüm gibi yakamızda hüzün. Bu bekleyişlerin en kısası, bu bekleyişlerin en acısı. Bal mevsiminde donakalıyor anılarımız, dokunamadığımız ama gördüğümüz. Kirli bir pencereden yansıyan parlak ışıklar gibi. Ellerini arıyorum, ellerin nerede? Sökülen yerlerinden yeniden onarıyorum kelimelerimi. Kısa bir ah, kısa bir ben, kısa bir düşüş. Bizden ibaret olan her şey kısa kısa kesilen, yırtık kağıtlar gibi. Yeniden oluş için bir kadeh mi kaldırsak? Yeniden oluş için sarınıp sarmalanıp çıplaklıklara mı uyansak? Biz dediğimiz yere bir karanfil mi bıraksak?


Kendimden uzakta, su damlasında kalbim. Kül kokusu sarmış saçlarımı. Suskunlukların büyüdüğü yerde çıt çıt kırılmalar, çatlamalar. Bir eski ahşap konak gibiyim. Hikâyem yanıyor, seslerim kül kül, merdivenlerim toz toprak. Ellerim çatlıyor bak. Bana kim, hangi yerimden sarılacak? Kim onaracak güvelenen sandıklarımı? Kim geri verecek uykusuz gecelerimden çalınan düşlerimi? Boşluğa düşüyor aynalar, parçalanıyor, kanıyor dokunduğum yerden aralanan anılar. Renkli ipler hayal ediyorum. Ayaklarımı, ellerimi, tüm bedenimi bağladığım renkli iplerle unutulmaz bir dansa hazırlanıyorum. Saçlarımda dilek ağaçlarından koparılmış, reçine kokulu tüller. Göç yollarında kavmini arayan bir uçurtma gibiyim. Gitmek istiyor ayaklarım, gitmek. Uzaklığını bilmediğim şehirlerde ayak izlerimi kaybettirmek.


Kendimden uzakta, büyük yangılarda kalbim. Yıkılmış kentlerim ahlar arasında, yakılmış köylerim dağlarım şahit buna. Susuyoruz büyük bir çölün tam ortasında. Gömülmek için iyi bir zaman köksüz ağaçlar arasına. Kuma büyük bir orman çizsek, yeşerir mi yeniden varlığımız? Tutunur mu köklerimiz birbirine? Sesim ellerini bulur mu? Mevsim kurak. Körebe oynamak için geç. Bir mevsim daha mı beklesek, belki bir yaz, belki bir kış. Çatlar mı tohumum, kanar mı yapraklarım, uzanır mı göğe kollarım? Bir mevsim daha desek. Bırak beni, çocukluğumun büyüyen yalnızlığında. Belki bir bekleyiş, belki bir ah, belki de sesleniş. Bir an için durup baksak mı başkasının göğüne? Arasak mı yakın uzak hatıralarımızı? Eşe dosta haber verip büyük bir sofra mı hazırlasak? Şenlikli olsun her şey. En beyazından bir sayfa, en temizinden bir mendil. Belki kanamak için, belki sınamak için, belki bulmak için yiteni, kaybolduğumuz şehirlerin listesini mi çıkarsak? Bir kayboluşa gönüllüyken, düşen kahkahalarımızı mı toplasak? Kendimden uzakta, kıyısına yürüyorum sınırlarımın. Bir adım kendim için, bir ah senin için. Tanıksız zamanlarda bir yok oluş bu rüya.


Gülden Ateş

56 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page