
Canım nenem,
Ömrümün ilk süsen çiçeği. Öyle çok şey seviyorum ki sende. Adını örneğin. "Ocakta yemeğim var, gideyim" der gibi telaşla tüten çiçekli süsen adını. Dolabından kafaya diktiğimiz sular gibi içimizi serinleten gülüşünü. Sonra mesela insanın çektiği çileler nasıl gülümsermiş hayata seninle öğreniyorum. En çok da yüzlerce tomurcuğun çiçeklenme vakti gibi sabırsız yüzüne yerleşmiş o çileli çillerinden öğreniyorum. O çiller gül kurusu kınalı ellerinin bereketiydi senin. Döktüğün yaşlarla yeşerdiler. Göğüslerinde biriken süt ağrısıyla büyüdüler. Ağırladığın misafirlerin yorgunluğuyla soldular belki biraz. Ama sen sustuğunda neneceğim, en çok onlar konuştu. "Buna da şükür, kızım".
Sonra, ellerini çok seviyorum senin nene. Ektiğimiz çiçeklere can suyundan çok gözünün nurunu döken ellerini. Mümkün olsa her zerresinden ayrı bir yaşama sevinci fışkıracakmış gibi hep kalbinin üstünde kavuşan ellerini. Bir de, gül duasına çıkmış gibi
hep aynı pembe geceliği giyişini. Ve zifiri karanlıkta pencere önünde ellerin böğründe
evinin mutluluğunu bekleyişini. Ama en çok da iki çocukluk hayali gibi hâlâ inatla
köküne tutunmuş o gülümseyen dişlerini seviyorum nene.
İlk göz ağrın.
Comments